Evet… Uzun zaman oldu yazmayalı…Devam... Kadınlarım serisine başlamıştım, ikinci yazı da size doğulu bir kadından bahsetmek istiyorum… Bir şairden, bir yazardan, bir oyuncudan, bir yönetmenden, bir ressamdan ve bir anneden bahsedeceğim size… Füruğ Ferruhzad ( Forugh Farrokhzad )… (Füruğ’un Farsça da anlamı “parlaklık”) Yirminci yüzyıl Dünya şiirinin ve Fars şirininin – ve daha da önemlisi kadın şiirinin- önemli bir ”ışığı”… Sizce Füruğ bu özellikleri ne kadar uzun bir ömre sığdırdı? 32 yıla, evet sadece 32 yıla… 1935 5 Ocak’ında Tahran’da doğdu. Babası asker, Rıza Şah ’ın önemli askerlerinden biri, milliyetçi bir yönü de mevcut-, anne dinine bağlı. Füruğ’un altı kardeşi var. Füruğ, içi kitap dolu bir evde geçirir çocukluğunu… Füruğ’un yetiştiği yıllar ikinci dünya savaşına gebe, 1930’larda İran ile Almanya’nın yakınlaşması komünistlerin hapse tıkılması, düşünsel, sanatsal, politik, yazınsal alanlarla uğraşanların aşağılanma, ihanet ve hapsedilmesi ile dolu. 1960’lar da ülkede
homo sum, humani nil a me alienum puto (Terentius) / I am human, therefore nothing human is strange to me / (insanlığa dair ne varsa kabulüm ( Can Yücel )) / Homo homini lupus (Plautus) / Man is a wolf to man. / Homines, dum docent, discunt (Seneca) / (While men teach they learn)/ verba volant scripta manent... Söz uçar, yazı kalır; çünkü söz kanatlıdır