Ana içeriğe atla

Kadinlar (im) - 1

Yağmurlu ve güneşli bir bahar günü yeniden merhaba herkese;
bu sefer aklımdaki bir dizi "Kadınlar (ım) " adı altında; anlam çıkarmaya çalışmayın - sahip olduğum hiç bir kadın yok ama kalbimin sahibi bir kişi var, o da eşim . Bu dizide okuduğum/duyduğum/bildiğim; gerçek/mitolojik, dünyada/edebiyatta iz bırakan kişilikleri paylaşmak istiyorum sizinle; tabii siz okuyucularımın yorumlarını bekliyorum ve seve seve yayınlarım blog'dan;
temelden başlayayım:
kadın: (tdk) isim

1 . Erişkin dişi insan, erkek veya adam karşıtı
2 . Evlenmiş kız.
3 . sıfat Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri olan.
4 . mecaz Hizmetçi bayan.
5 . eskimiş Bayan



ilk erkek: Adem, ilk kadın: Adem'in kaburga kemiğinden yaratılmış Havva mı?

LİLİTH

İncil ve Tevrat'taki efsanelere göre Tanrı Adem ile birlikte Lilith'i de topraktan yaratmış; Adem Lilith'den itaat bekleyince Lilith eşit olduklarını ve itaat etmeyeceğini söylemiş, Adem'le yaşa-yama-dıkları hayattan, Tanrı'nın söylenmemesi gereken adını söyleyerek çıkar-yani cennetten uçup gider- ve daha sonra Şeytan ile evlenerek ondan cin çocuklar doğurduğuna inanılır.
Lilith, çağlar boyu kadınlara atfedilebilecek bütün olumsuz sıfatların taşıyıcısı olmuştur: Baştan çıkarıcı, fahişe, cadı, vampir, cinlerin başı, gece canavarı 'unvan'larından bazılarıdır. Havva'nın tersine başından beri gücünün ve cinselliğinin bilincindedir ve yeri gelince de kullanmaktan çekinmez.
Bu efsanenin yorumuna gelince; erkek egemen toplum Lilith'i olumsuz kadın figürü olarak görür-görmek isteyecektir bu eril dünyada; ama kadının da erkekle aynı "maddeden/kökten" yapıldığını, yani "eşit" olduğunu kabul etmeyecektir; tüm peygamberlerin erkek olması bunu tanıtlamıyor mu? Kendi cinsime düşman değilim ama bu erkek egemen dünyanın savaşlarla dolu olduğunu, savaşların hiç bitmediğini görünce insan kadın egemen bir dünyanın nasıl olacağını merak etmiyor değil hani...





John Collier, Lilith, 1887, huile sur toile, The Atkinson Art Gallery, Southport England


Yorumlar

Adsız dedi ki…
slm huseyin sana ve serra´ya birseyler yazmak istiyorum... siteniz cok guzel ve sýk sýk giriyorum.. ama size nsl mail atabilirim...
istanbulluh dedi ki…
merhaba isimsiz, buraya yazdiklarin bana ulasiyor, buradan yazabilirsin

Bu blogdaki popüler yayınlar

ümmüşen

Ümmüşen'i tanıyor musunuz? hiç dinlediniz mi? Ümmüşen Gürsoy, ODTÜ İşletme bölümünde lisans, Çukurova Üniversitesi Muhasebe-Finans ana bilim dalında yüksek lisans ve doktora ve Ç.Ü. İİBF’de öğretim elemanı, Mimar Sinan Üniversitesinde öğretim elemanı olarak çalıştı. İlk albümü "Nenni"yi 1999'da yayınlandı (ikinci albümü de 'Rüzgara Karşı' çıktı, yine Derya Köroğlu imzalı, henüz dinleyemedimmm) Albümün prodüktörlüğünü Derya Köroğlu yapmış, bir şarkıyı da birlikte söylemişler. Ümmüşen, bazı tanınan şarkıların da bestecisi Grup Yorum'un "Hayat", "Beyaz Gelinlik", Ali Asker'in "Maden Ocakları" ve Sevinç Eratalay'ın "Bebeğim Nenni" gibi. ODTÜ'den okul arkadaşı olduğu Derya Köroğlu, Ümmüşen'in üniversitedeki hálini şöyle anlatıyor: ‘‘Ümmüşen'i üniversitede dizine kadar uzanan saçları ve elinde sazıyla türkü ve bestelerini inanılmaz sesiyle yorumlarken hatırlarım. O dönemde ODTÜ Halk Bilimleri Topluluğun...

Ağu

 Nazım,  "...     ağu içer su yerine ...."  der,  baştan ayağa yare içindeki 'Türk Köylüsü' için... Aşık Veysel'in derdine düştüğü, yediği içtiği "içerimde ağum benim" dir... Hrant, ağulu kanın boşalması ve temiz kanın gelmesinden bahsedince, hedef gösterildi...  Ağu, bir kez girdi mi vücuda/düştü mü zihne, çıkarmak kolay olmaz; girdiği yerde çoğalır, büyür...  Atmak mümkün ama zor; kararlılık gerek, sebat gerek...       ama en önemlisi dost gerek ağuyu sökmeye... İnsanın çevresinde sadece insani özellikleri ile onu sevenler olduğu müddetçe bünyesinde ağunun kalması zorlaşır, çünkü yeri olmaz bu iyilik nehirinde ağunun... Velhasıl kelam, insan insanın ağusunu alır dostlar,    iyi ki alır, ağunun büyüdüğü bir yerdeki hayattan söz etmek mümkün müdür?