Ana içeriğe atla

Muharrir

merhaba e(y)-okuyucu!
bugun 5 Şubat; ilk blog yazımı 7 şubat 2006'da yazmışım... beşinci yılımı (doktora ile beraber)
doldurdum...
İlk günlerde hevesle tabii ki daha çok yazıyordum, sonra iş - güç... Bence zamanı bahane edenler zamanını verimli kullanamayanlardır; elbette dönem dönem "zamansızlık" yaşanabilir ama bunun kronikleşmesi plansızlıktan-programsızlıktan...
Yazmadığım süre zarfında ne değişti derseniz çoook şey değişti derim, hayatı bıraktığınız yerde bulamıyorsunuz bir an sonra bile; bir olta attığınızda bile...

“Küçüktüm, küçücüktüm,
Oltayı attım denize;
Bir üşüşüverdi balıklar,
Denizi gördüm.

Orhan Veli “

Bu çocuk bundan sonra aynı olabilir mi oltayı atmadan önceki haliyle?

Yazmasam eksikliğini hissediyorum (belki az konuştuğum içindir, bilmiyorum) ama az yazabiliyorum... Muharrirlikten ekmek kazanmıyoruz ne de olsa.

Ben burada "tahrir" (kelime anlamı yazı, kompozisyon, deftere geçirme, kayıt) ederken milyonlar Tahrir Meydanında devlet başkanının gitmesini beklemekte 12 gündür... Tarihe kayıt düşecekler...

ben de burada kayıt düşeyim dedim, umarım bu sefer çok ara vermem, zamanımı planlayabilirim...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ümmüşen

Ümmüşen'i tanıyor musunuz? hiç dinlediniz mi? Ümmüşen Gürsoy, ODTÜ İşletme bölümünde lisans, Çukurova Üniversitesi Muhasebe-Finans ana bilim dalında yüksek lisans ve doktora ve Ç.Ü. İİBF’de öğretim elemanı, Mimar Sinan Üniversitesinde öğretim elemanı olarak çalıştı. İlk albümü "Nenni"yi 1999'da yayınlandı (ikinci albümü de 'Rüzgara Karşı' çıktı, yine Derya Köroğlu imzalı, henüz dinleyemedimmm) Albümün prodüktörlüğünü Derya Köroğlu yapmış, bir şarkıyı da birlikte söylemişler. Ümmüşen, bazı tanınan şarkıların da bestecisi Grup Yorum'un "Hayat", "Beyaz Gelinlik", Ali Asker'in "Maden Ocakları" ve Sevinç Eratalay'ın "Bebeğim Nenni" gibi. ODTÜ'den okul arkadaşı olduğu Derya Köroğlu, Ümmüşen'in üniversitedeki hálini şöyle anlatıyor: ‘‘Ümmüşen'i üniversitede dizine kadar uzanan saçları ve elinde sazıyla türkü ve bestelerini inanılmaz sesiyle yorumlarken hatırlarım. O dönemde ODTÜ Halk Bilimleri Topluluğun...

nusayrilik

nusayrilik hakkinda buldukları ve yorumlarım... islamiyet tıpkı daha önceki semavi dinler gibi tek yorumlu bir din değildir. islamiyet içinde farklı yorumlar vardır. bu yorumlar türkler ve kürtler arasında olduğu gibi araplar arasında da farklı kabuller görmüştür. arapların da tümü tek islamî mezhebe mensup değildir. örneğin suudi arabistanlı araplar islamiyet’in hambeli mezhebinin vehabi tarikatına tabidir ve bu yolu benimser. irak, iran ve suriye’deki bazı araplar da islamiyet’in şii mezhebine inanmaktadır. kuzey afrika’daki bazı araplarsa islamiyetin hambeli mezhebi’ne inanmaktadır. türkiye'deki arapların da bir kısmı islamiyetin hanefi, bir kısmı şafii bir kısmı şii yorumuna inanırken bir kısmı da islamiyetin alevi yorumuna yani nusayriliğe inanmaktadır. türkiye’nin; hatay, adana, mersin, iskenderun yöresinde yaşayan araplar nusayriler’dir.nusayri adının muhammet bin nusayri’den geldiği, bu hususta en çok kabul gören görüşlerden biridir. muhammet bin nusayri, ehlibeyt müridi i...

Ağu

 Nazım,  "...     ağu içer su yerine ...."  der,  baştan ayağa yare içindeki 'Türk Köylüsü' için... Aşık Veysel'in derdine düştüğü, yediği içtiği "içerimde ağum benim" dir... Hrant, ağulu kanın boşalması ve temiz kanın gelmesinden bahsedince, hedef gösterildi...  Ağu, bir kez girdi mi vücuda/düştü mü zihne, çıkarmak kolay olmaz; girdiği yerde çoğalır, büyür...  Atmak mümkün ama zor; kararlılık gerek, sebat gerek...       ama en önemlisi dost gerek ağuyu sökmeye... İnsanın çevresinde sadece insani özellikleri ile onu sevenler olduğu müddetçe bünyesinde ağunun kalması zorlaşır, çünkü yeri olmaz bu iyilik nehirinde ağunun... Velhasıl kelam, insan insanın ağusunu alır dostlar,    iyi ki alır, ağunun büyüdüğü bir yerdeki hayattan söz etmek mümkün müdür?