hasta adamın bir günlük ömrü kalmıştır; bir gün... bir gün ne kadar uzun? diye sorar kendi kendine kahramanımız; "bir gün" kadar uzundur ama insana "sonsuzluk" kadar uzun da olabilir... filmde, uzun bir aradan sonra evine dönen şair insanlardan "kelime" satın alır; bilmediği, kullanmadığı, unutulmuş kelimeler... 'dil' insanın sığınağıdır; Heidegger de ' tek meskenimiz dilimizdir ' der; anlaşmak için çok az kelime kullandığımız bu zamanlarda ana diline yabancı insanlar olması mümkündür; ama acıdır... her yeni bir kelime öğrendiğimde ilk tepkim-düşüncem utanç olmuştur; anlamını bilmeden kullandığım veya kullanmadığım bir kelime olduğu için... "saye" öyle bir kelimedir; 'aracılık' anlamı dışında 'gölge' anlamı da var... "sare" de benzer; sıçramak, ihtiyaç, susuzluk dışında saf, temiz, topluluk, prenses gibi anlamları da var ... insan ufkunun genişlemesinin sınırı var mı acaba...
homo sum, humani nil a me alienum puto (Terentius) / I am human, therefore nothing human is strange to me / (insanlığa dair ne varsa kabulüm ( Can Yücel )) / Homo homini lupus (Plautus) / Man is a wolf to man. / Homines, dum docent, discunt (Seneca) / (While men teach they learn)/ verba volant scripta manent... Söz uçar, yazı kalır; çünkü söz kanatlıdır