Ana içeriğe atla

bir kelime...

hasta adamın bir günlük ömrü kalmıştır; bir gün...
bir gün ne kadar uzun? diye sorar kendi kendine kahramanımız; "bir gün" kadar uzundur ama insana "sonsuzluk" kadar uzun da olabilir...
filmde, uzun bir aradan sonra evine dönen şair insanlardan "kelime" satın alır; bilmediği, kullanmadığı, unutulmuş kelimeler...
'dil' insanın sığınağıdır; Heidegger de 'tek meskenimiz dilimizdir' der;
anlaşmak için çok az kelime kullandığımız bu zamanlarda ana diline yabancı insanlar olması mümkündür; ama acıdır...
her yeni bir kelime öğrendiğimde ilk tepkim-düşüncem utanç olmuştur; anlamını bilmeden kullandığım veya kullanmadığım bir kelime olduğu için...
"saye" öyle bir kelimedir; 'aracılık' anlamı dışında 'gölge' anlamı da var...
"sare" de benzer; sıçramak, ihtiyaç, susuzluk dışında saf, temiz, topluluk, prenses gibi anlamları da var ...
insan ufkunun genişlemesinin sınırı var mı acaba...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ümmüşen

Ümmüşen'i tanıyor musunuz? hiç dinlediniz mi? Ümmüşen Gürsoy, ODTÜ İşletme bölümünde lisans, Çukurova Üniversitesi Muhasebe-Finans ana bilim dalında yüksek lisans ve doktora ve Ç.Ü. İİBF’de öğretim elemanı, Mimar Sinan Üniversitesinde öğretim elemanı olarak çalıştı. İlk albümü "Nenni"yi 1999'da yayınlandı (ikinci albümü de 'Rüzgara Karşı' çıktı, yine Derya Köroğlu imzalı, henüz dinleyemedimmm) Albümün prodüktörlüğünü Derya Köroğlu yapmış, bir şarkıyı da birlikte söylemişler. Ümmüşen, bazı tanınan şarkıların da bestecisi Grup Yorum'un "Hayat", "Beyaz Gelinlik", Ali Asker'in "Maden Ocakları" ve Sevinç Eratalay'ın "Bebeğim Nenni" gibi. ODTÜ'den okul arkadaşı olduğu Derya Köroğlu, Ümmüşen'in üniversitedeki hálini şöyle anlatıyor: ‘‘Ümmüşen'i üniversitede dizine kadar uzanan saçları ve elinde sazıyla türkü ve bestelerini inanılmaz sesiyle yorumlarken hatırlarım. O dönemde ODTÜ Halk Bilimleri Topluluğun

nusayrilik

nusayrilik hakkinda buldukları ve yorumlarım... islamiyet tıpkı daha önceki semavi dinler gibi tek yorumlu bir din değildir. islamiyet içinde farklı yorumlar vardır. bu yorumlar türkler ve kürtler arasında olduğu gibi araplar arasında da farklı kabuller görmüştür. arapların da tümü tek islamî mezhebe mensup değildir. örneğin suudi arabistanlı araplar islamiyet’in hambeli mezhebinin vehabi tarikatına tabidir ve bu yolu benimser. irak, iran ve suriye’deki bazı araplar da islamiyet’in şii mezhebine inanmaktadır. kuzey afrika’daki bazı araplarsa islamiyetin hambeli mezhebi’ne inanmaktadır. türkiye'deki arapların da bir kısmı islamiyetin hanefi, bir kısmı şafii bir kısmı şii yorumuna inanırken bir kısmı da islamiyetin alevi yorumuna yani nusayriliğe inanmaktadır. türkiye’nin; hatay, adana, mersin, iskenderun yöresinde yaşayan araplar nusayriler’dir.nusayri adının muhammet bin nusayri’den geldiği, bu hususta en çok kabul gören görüşlerden biridir. muhammet bin nusayri, ehlibeyt müridi i

feyruz (fairouz)

belki dinlemissinizdir bi ara... 1935 (?) dogumlu... asıl adı Nouhad Haddad... Lübnan'lı... Dünyanın üç büyük bayan sesinden biri... Londra- Albert Hall (1962) ve New York- Carnegie Hall (1971) konserleriyle dunyada adindan sozettirdi... Rahbani kardeslerle beraber (ki Assi Rahbani ile evli) muzik dunyasinda onemli bir yere sahip... Lubnan'li... ic savasta terketmedi Lubnan'i, simdi orada midir acaba? 1984' cikan" Maarifti Feek " albumunde Joesph Harb'in Eugene Rodriguo'nun muzigine (arranjmanını Ziad Rahbani'nin yaptigi) yazdigi sozler Beyrut icindi... bir dinleyin ... ( download linki: http://rapidshare.de/files/27751745/La_Beirut_-_Lubnan.mp3.html )