Ana içeriğe atla

tevarih-i hal

dijital alemde bir hesap-kitap...
ilk blog yayınımı Şubat 2006'da yapmışım (40. yayınım bu)...
...
güneşin etrafında onbir kere döndü dünya
...

Bir kaç gün sonra da bir öğrenci kurnazlığı ile 14 şubat için bir yayın yapmıştım; içinde bir ilan ile...
...
Şimdi oniki yaşına bastı, ben sana aşık olduğumda ana rahmine düşen çocuklar
...

Masalların Masalı'nı okumaya başlayalı 5 seneyi geçti...
...
Su başında durmuşuz,
Çınar, ben bir de sen
...

Saflığın, temizliğin, kardeşliğin hayatımıza gireli 3 seneyi geçti; bunun üzerine bir blog yayını yapmayışım muzdarip olduğum tembellik belasından, affet beni kızım...
...
koşmak alabidiğine
koş-
     mak...

Bunların öncesi-sonrası-arası mı?
...
Dünyaya sorarsanız: ’Lafı bile edilemez, mikroskopik bi zaman...’
Bana sorarsanız: ‘ömrüm'...

20 yıl oldu ayrılalı baba ocağından, yaşımı soranlara 20 diyorum...
...
Doğrultup belim kalktığımdan beri iki ayak üstüne,
...
yıkan da, yaratan da benim,
yıkan da yaratan da benim bu güzelim, bu yaşanası dünyada

...

Yani,

Fevkalâde memnunum dünyaya geldiğime,
toprağını, aydınlığını, kavgasını ve ekmeğini seviyorum.

...
Benim kuvvetim,
bu büyük dünyada yalnız olmamaklığımdır.  

....

İyi ki varsınız...




 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ümmüşen

Ümmüşen'i tanıyor musunuz? hiç dinlediniz mi? Ümmüşen Gürsoy, ODTÜ İşletme bölümünde lisans, Çukurova Üniversitesi Muhasebe-Finans ana bilim dalında yüksek lisans ve doktora ve Ç.Ü. İİBF’de öğretim elemanı, Mimar Sinan Üniversitesinde öğretim elemanı olarak çalıştı. İlk albümü "Nenni"yi 1999'da yayınlandı (ikinci albümü de 'Rüzgara Karşı' çıktı, yine Derya Köroğlu imzalı, henüz dinleyemedimmm) Albümün prodüktörlüğünü Derya Köroğlu yapmış, bir şarkıyı da birlikte söylemişler. Ümmüşen, bazı tanınan şarkıların da bestecisi Grup Yorum'un "Hayat", "Beyaz Gelinlik", Ali Asker'in "Maden Ocakları" ve Sevinç Eratalay'ın "Bebeğim Nenni" gibi. ODTÜ'den okul arkadaşı olduğu Derya Köroğlu, Ümmüşen'in üniversitedeki hálini şöyle anlatıyor: ‘‘Ümmüşen'i üniversitede dizine kadar uzanan saçları ve elinde sazıyla türkü ve bestelerini inanılmaz sesiyle yorumlarken hatırlarım. O dönemde ODTÜ Halk Bilimleri Topluluğun...

Ağu

 Nazım,  "...     ağu içer su yerine ...."  der,  baştan ayağa yare içindeki 'Türk Köylüsü' için... Aşık Veysel'in derdine düştüğü, yediği içtiği "içerimde ağum benim" dir... Hrant, ağulu kanın boşalması ve temiz kanın gelmesinden bahsedince, hedef gösterildi...  Ağu, bir kez girdi mi vücuda/düştü mü zihne, çıkarmak kolay olmaz; girdiği yerde çoğalır, büyür...  Atmak mümkün ama zor; kararlılık gerek, sebat gerek...       ama en önemlisi dost gerek ağuyu sökmeye... İnsanın çevresinde sadece insani özellikleri ile onu sevenler olduğu müddetçe bünyesinde ağunun kalması zorlaşır, çünkü yeri olmaz bu iyilik nehirinde ağunun... Velhasıl kelam, insan insanın ağusunu alır dostlar,    iyi ki alır, ağunun büyüdüğü bir yerdeki hayattan söz etmek mümkün müdür?